''neden ben'' dedi....
aklına ilk gelen cümlenin bu olmasına
şaşırdığını ise çok sonra fark edecekti.. hayatında ilk defa kullanmıştı
bu cümleyi.. yaşadığı ilklerden biri de cümlesinden az önce başına gelen
ayrılıktı.. ''neden susuyorsun?'', diye devam ettirdi şaşkınlığını genç
kadın.. hiç alışkın değildi neredeyse yüzyıldır sevdiği bu adamın
suskunluğuna.. anlatacak ne çok hikayesi var diye şaşırmıştı
tanıştıklarında... biri bitiyor bir diğeri başlıyordu, aslında dinlemeyi
daha çok sevdiğini konuşmaktan vazgeçtiği aşk dolu günlerde anlamıştı..
onun sesiyle uykuya dalıyordu, sesiyle her yeni güne uyanıyordu..
''yüzüme bak'' dedi ''konuş lütfen sesine ihtiyacım var''.. gitme.. hıçkırıklarına karıştı isyanı.. ne tepki vermeliydi böyle bir durumda
bilmiyordu aslında, hiç ayrılmamıştı ki daha önce.. bir iki kalp
kırıklığı olmuştu ilk gençliğinde ama geride bırakan kendisiydi hep,
terkedilenin ne hissedebileceğini bilmiyordu.. henüz...
üzülmekten mi başlamalıydı, yoksa kızmalı mıydı önce, kestiremiyordu..
beyni bunlar arasında seçim yapmakla meşgulken, kalbi çoktan yolunu
seçmişti; sızlıyordu.. hayatında ilk defa hissediyordu kalp ağrısını..
ne çok mutluluk görmüştü oysa; şu an karşısında neredeyse nefes almadan
duran bu adamdı üstelik hepsini yaşatan.. neden şimdi böylesine büyük
bir acıyı yaşatıyordu kendisine anlayamıyordu.. evet doğru duyguyu
bulmuştu sonunda, tam da şu an yaşaması gereken şey; derin bir acıydı..
bedeni tümüyle acı çekiyordu.. ''peki ben ne yaparım şimdi sensiz?''
diye sordu.. adam yine cevap vermedi, kadın elini uzattı, tutmadı ilk
defa adam.. buz gibiydi adamın eli kadın dokunduğunda, irkildi önce bu
da bir ilkti.. sıcacık avuçlarına aşık olmuştu ilk dokunduğunda,
gözlerine sonra, sonra sesine, sonra bedenine.. ilk hangisini
özleyecekti acaba.. onu ilk defa parçalara ayırdı zihninde.. her bir
parçasını beraber gitmeyi sevdikleri yerlere attı.. bundan sonra yalnız
gittiğinde, oralarda ondan bir iz bulmak için.. adam hala susuyor, kadın
ağlıyordu.. ayrılık hiç planlanmış bir şey değildi; oysa planladıkları
ne çok şey vardı.. sürekli erteledikleri tatiller geldi kadının aklına..
sonra onu sevdiğini yeterince söylemediğini farketti.. ''seni
seviyorum'' dedi kadın son kez, adam duymuyordu bile.. ilk kez bu
sihirli sözleri söylediğinde ağlamıştı yine aynı adam sevinçten, ''ne
çok bekledim seni'' demişti, sarılmışlardı.. şimdi bu tepkisizlik ne can
yakıcıydı.. çıldırmak üzereydi, duyduğu ses kendine getirdi onu.. ''bu
kadar yeter lütfen'', bir başka adamdan gelen bu ses, duymak istediği en
son şeydi şimdi.. son kez baktı o'na; beyaz bir çarşaf örtülüydü
bedeninde şimdi, zaten hiç yakıştırmamıştı beyazı, bin yıldır sevdiği bu
adama.. ''gitme'' dedi yine ''lütfen gitme..'' ilk hangisini
özleyeceğini anladı sonra; kokusuydu elbette..
(2010'da yazdığım minicik bir öykü)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder