10 Kasım 2012 Cumartesi

bir ayrılık

Joseph içeri girdiğinde, Cecile elindeki fincanda kırmızı rujunun bıraktığı izi inceliyordu. Epeyce beklemiş olmalı, diye düşündü Joseph, Cecile gergin görünüyordu. Sandalyeyi ağır ağır çekti Joseph, yavaşça oturdu, Cecile'i yanağından bir kez öptükten sonra. Nasılsın, dedi genç kadın, İyiyim, sen?, dedi adam, sanki ruh halinin yeryüzündeki en merak edilen konu olması gibi bir hava yaratarak, gayet iyiyim, diye ekledi.. Cecile bu soruyu es geçerek, aniden konuyu değiştirdi; ''son bir haftaya çok şey sığdırdım, sensiz, kendimi cok güzel bir şeyin parçası gibi hissettim ilk defa'' dedi. Joseph şaşırmadı, dinlemeye devam etti, kadın anlattıkça sesi kayboluyordu sanki, ses Joseph'in kulağına temas etmeden uzayda kayboluyordu, duymuyordu genç adam artık yüzyıldır duymaya alışkın olduğu bu sesi.

Cecile ona ne söylerse söylesin asla öfkelenmezdi Joseph, çorbasında çırpınan sinek için garsondan can simidi isteyecek naiflikte bir adamdı. Cecile, bir saat kırk dokuz dakika on üç saniye kadar konuştu.. nefes almak için bir anlık suskunluğundan faydalan Joseph; ''merak etme sen yokken de vardım ben, var olmaya devam ederim, endişelenme!'' dedi ve kalktı, sokağa adım attığında, yakmak üzere çıkardığı sigarasına ateşböceği konunca, çakmağını gerisin geri cebine soktu.
Parkta biraz dolaştıktan sonra, gördüğü çocuğa gayri ihtiyari yaşını sordu, ''akranız'' dedi çocuk, ''hepimiz ölecek yaştayız'', ıslığını cebinden çıkardı Joseph, yumruk yapıp bir yerlere saldı.
Eve doğru yürürken; ''bu yol uzağa kıvrılıyor'' dedi göğsünde terleyen geceye.

Eve girdi, bir sigara yaktı, koltuğuna gömülüp başucundaki ışığı bir yaktı bir söndürdü... Yakın mesafeden halıya dökülen, silindir şeklindeki sigara külünü yerinden kaldırabilecek bir hassasiyetin yeryüzünde olamayacağını farkedince en narin varlığın sigara külü olduğunu anladı. Televizyonu açtı, olimpiyatlarda maratonu izlemeye koyuldu, dokuz saat kırk üç dakika kadar gözlerini kırpmadan izledi, kimliği belirlenemeyen bir cani bitiş çizgisini silmişti, yüzlerce maratoncu koşarak öldüler. Joseph, ceset yığınlarının gösterildiği televizyonu kapattı, günlüğüne, ''devir değişti, detaylarımı kaybettim, hükümsüzdür'' diye not düştükten sonra, Cecile'in mezarına gitmek için arabasına atladı... dokuz yüz on iki gündür yaptığı gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder